Belen cami salnamelerdeki ifadesiyle Kanuni Sultan Süleyman Han hazretleri tarafından 959 tarihinde yapılma emri verilmiştir. Belen merkez cami konumunda olan bu mabed halen ayaktadır ve ibadete açıktır. Kalın duvarlarla ve iki bölüm halinde inşa edilmiş olan bu cami Belen’de yukarı çarşı olarak tabir edilen eski şose yol üzerinde ve çarşı merkezinde yer almaktadır.
Yapı, güneyinde merkezi bir ana kubbenin üç yanını çevreleyen eyvanlarla kuşatılan harim; kuzeye sonradan eklendiği tahmin edilen iki bölümlü kısım, bu iki kısım arasına yerleştirilen minare ve doğudaki yeni eklenen bölüm ve güneydeki hazireden oluşur.
Giriş kuzey bölme duvarının eksenine açılan bir taçkapıyla sağlandığı harim, merkezde kırık köşe üçgenleriyle geçilen kubbelerle
örtülü kare bir mekanın, kuzey hariç üç yönden beşik tonoz örtülü eyvanlar şeklinde düzenlenmesinden oluşmuştur.
İçine mihrap ve minberin yerleştirildiği güney eyvan, simetrik olarak planlanmış, doğu ve batı yan eyvanlardan daha küçük tutulduğu için de harim enine dikdörtgen şeklini almıştır. Üzeride kitabenin de yer aldığı taçkapı ve içindeki giriş kapısından başka harimde, alt seviyede açılmış güney duvarda dört, kuzeyde iki, batıda ise dikdörtgen biçiminde bir pencere açıklığı karşımıza çıkar. Doğu eyvanın doğu duvarındaki pencere, sonradan inşa edilen tek bölüme geçiş için büyütülerek kapı haline dönüştürülmüştür. Harimde, güney duvar içine yerleştirilen yarım yuvarlak tipte bir mihrap ile mimber göze çarpar. Giriş kuzey duvar içine açılan bir merdivenle sağlanır. Bu merdiven aynı zamanda minarenin çıkış yoludur. Kuzey cephe eksenindeki bir kapıyla girişin sağlandığı kuzey bölüm, yine doğu – batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup eksende yer alan iki payeyle kendi içinde iki sahından oluşur. Beden duvarları ve payeler dışında, doğu ve batıda iki duvar ayağı tarafından da taşınan ek bölümün üzeri boydan boya çapraz tonozlarla örtülmüştür. Kapı dışında kuzeye beş, doğuya bir, batıya ise üç olmak üzere alt ve üst seviyede çeşitli tipte pencereler açılmıştır. Güneyde ise harimle irtibatı sağlayan kapı haricinde, iki uç köşeye yakın konumda açılan iki pencereyle mihrabiyeler karşımıza çıkar .Girişin harim içinde bir açıklıkla sağlandığı minare çokgen tek şerefeli bodur bir kuruluş olarak yeniden elden geçmiştir. XX. Yüzyıl içinde şerefesi külahı biçim değişikliğine uğramıştır.
Belen’in artan nüfusuna paralel olarak oldukça yeni bir tarihte, caminin doğu tarafına ek bir bölüm inşa edilmiştir. İçinde bir mihrabında bulunduğu yeni kısma, hem harim içinden, hem de kuzey cephede açılan kapılarla giriş sağlanır. Çok sade planlanan ek kısım, sık açılan pencerelerle oldukça aydınlıktır. Camide güney ve batı cepheler özgürlüğünü korumakla birlikte, kuzey ve doğu cephelerde değişiklikler gözlemlenmektedir. Doğu cephe yeniden inşa edildiği için kayda değer bir özellik göstermez. Evliya Çelebi’ye göre XVII. Yüzyılda üstü kurşunla kaplanan cami, günümüze yakın bir tarihte beton kaplamalı düz dam şekline dönüştürülmüştür. Ayrıca yapının çokgen kasnaklı kubbesi, minaresi ve güney cephesi kireçle sıvanmıştır.
(üstteki paragrafta bahsedilen alan Vakıflar bölge müdürlüğünce 2010 yılında yıkılmış ve cami ve avlusu aslına uygun olarak restore edilmiş ve alt katınada dükkanlar yapılmıştır)
Caminin güneyinde bir teras üzerinde hazireyle karşılaşılır. Hazireye kimlerin gömülü olduğu bilinmemektedir. Camide dikkat çeken bir özellik sultan yapısı olmasına karşın tek minareli oluşudur. Camide kuzey bölümden ibadet mekanına giriş sağlayan kapının üzerinde yer alan kitabe üç satır halinde sülüs yazıyla yazılmıştır.

Kitabenin Türkçesi:
“Bu mübarek caminin yapılmasını en büyük sultan ve haşmetli hakan insanların ve padişahların padişahı Sultan Selim Han oğlu Süleyman –Allah hükümdarlığını daim etsin– emretti. “